Yeni akademik yıl yaklaşırken üniversite öğrencileri için ev kiralama süreci büyük bir kabusa dönüşmüş durumda. Türkiye genelinde özellikle büyükşehirlerde kiralık ev fiyatlarının fahiş seviyelere ulaşması, öğrencileri çaresiz bırakıyor. Aile bütçesine yük olmamak için çalışmak zorunda kalan binlerce genç, hem okuyup hem geçinmenin yollarını arıyor.
Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) verilerine göre bu yıl üniversitelere kayıt yaptırması beklenen öğrenci sayısı yaklaşık 850 bin. Ancak barınma kapasitesi ne devlet yurtlarıyla ne de özel yurtlarla bu talebi karşılayabiliyor. Durum böyle olunca öğrenciler, çözümü kiralık evlerde arıyor. Fakat piyasa koşulları onları bu seçeneğe dahi yaklaştırmıyor.
Özellikle İstanbul, Ankara ve Eskişehir gibi öğrenci yoğunluğunun yüksek olduğu şehirlerde, 1+1 ya da 2+1 daireler 12-20 bin TL aralığında fiyatlarla kiralanıyor. Üniversite öğrencileri için bu rakamlar hayal bile edilemeyecek boyutta.
İstanbul Üniversitesi’nde okuyan 21 yaşındaki Elif A., durumu şu sözlerle özetliyor: “Geçen yıl üç arkadaş bir evde kalıyorduk. Ev sahibi kirayı neredeyse iki katına çıkardı. Aynı şartlarda yaşamak için şu an en az 15 bin TL ödememiz gerekiyor. Bu da kişi başı 5 bin TL demek. Ulaşım, yemek, fatura derken asgari ücret yetmiyor.”
Öğrencilerin barınma sorununu çözmek için çeşitli platformlarda örgütlenmeye başladıkları da görülüyor. Sosyal medyada #barınamıyoruz etiketiyle seslerini duyurmaya çalışan gençler, devletin daha fazla yurt inşa etmesini, mevcut yurtlarda yaşam koşullarının iyileştirilmesini ve kiralara üst sınır getirilmesini talep ediyor.
Öte yandan, bazı ev sahiplerinin öğrencilere ev kiralamak istememesi de başka bir engel. Gürültü, düzensizlik ya da ödeme zorluğu gibi gerekçelerle öğrencileri tercih etmeyen ev sahipleri, evlerini ya bekâr memurlara ya da ailelere vermeyi tercih ediyor. Bu da öğrencilerin zaten kısıtlı olan alternatiflerini daha da azaltıyor.
Konu hakkında görüş belirten İstanbul Emlakçılar Odası yetkilisi Mustafa K., “Öğrenciler artık müşteri portföyümüzde en alt sırada yer alıyor. Hem ödemelerde gecikmeler yaşanabiliyor hem de bazı ev sahipleri bu konuda çok seçici davranıyor. Emlak piyasasındaki yüksek talep nedeniyle öğrenciler rekabette geride kalıyor,” dedi.
Barınma krizinin önüne geçmek için önerilen çözümler arasında öğrencilere özel kira destek programları, kamu-özel ortaklığıyla yeni yurt inşası ve öğrenciler için düşük faizli konut kredileri gibi projeler yer alıyor. Ancak bu çözümlerin hayata geçirilmesi zaman alacağından, birçok öğrenci bu yıl da geçici çözümlerle yaşamak zorunda kalacak.
Uzmanlar, barınma krizinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik etkileri olduğunu da vurguluyor. Belirsizlik içinde yaşayan öğrencilerin derslerine odaklanmakta zorlandıkları, stres ve kaygı bozuklukları yaşadıkları gözlemleniyor.
Tüm bu tablo, Türkiye’de yükseköğrenim gören gençlerin sadece akademik başarı için değil, temel yaşam hakları için de mücadele etmek zorunda kaldığını gösteriyor.